Yazının birinci bölümünü okumak için tıklayınız
Oyuncu Kadrosu ve Karakterler
Dizinin oyuncu kadrosu geçmişi tiyatroya dayalı usta oyuncularla doludur. Oktay Kaynarca, Selçuk Yöntem, Zafer Ergin, Tarık Ünlüoğlu, Atilla Olgaç, İstemi Betil, Sönmez Atasoy ve diğerleri. Ana ve yan karakterlerin dışında bir bölümlük oyuncular bile tanınmış isimlerdir.
Kurtlar Vadisi dizisinin senaryosunun dışında diğer bir teknik başarısı bu usta oyunculardan samimi ve orijinal karakterler çıkarmasıdır. Bunu da başarılı bir şekilde uygulamıştır. Her karakterin belirgin bir karakteristik özelliği vardır. İplikçi Nedim’in sürekli ıhlamur içmesi, Tuncay’ın titizliği ve simetri hastalığı, Kılıç’ın elindeki çakısı ve yüzündeki yarası gibi. Yani dizideki hiçbir karakter boş değildir. Replikler ile karakterler birbirleriyle uyum sağladı, sanki onlar için yazılmış algısı oluştu.
Diğer bir nokta, dizide karakterlerin gençliğini canlandıran kişiler çok başarılı bulunmuş, karakterin yüzleri ile gençlikte ki yüzleri çok uyumludur.
Senaristler seyirciye diziyi sadece ana karakterin penceresinden değil, bir nevi kuş bakışı olarak izletti. Yani neredeyse her karakterin bir hikayesi var ve bu hikayeler sayesinde karakterler bizim için bir anlam kazanmıştır.
Örneğin Necmi’nin “Testere” lakabını annesi ve marangoz ustasını yatakta basması sonucu her ikisini testere ile kestiği için aldığını. Laz Ziya’nın ise sürekli “Oy Asiye” türküsünü dinlemesinin nedeni ise astığı karısı Asiye’yi unutamadığından dolayı dinlediğini görürüz. Seyirci dizide ki karakter ile üzülür veya sevinir. Çakır’ın ölümünden sonra seyircinin gazetelere ölüm ilanı verip gıyabında cenaze namazı kılması karakterlerin seyirciye ne denli sevdirildiğinin en büyük örneğidir.
Bunların dışında Seyfo Dayı, Tuncay Kantarcı, Abidin, Abuzer ve Erdal Kömürcü, Halo Dayı, İplikçi Nedim gibi karakterler bize hep samimi ve sempatik gelmiştir.
Polat Alemdar
Polat Alemdar karakteri hiç kuşkusuz Türk Televizyonlarında yazılmış en iyi ana karakterlerden biridir. Aslında Osman Sınav Polat rolü için, yönetmenliğini yaptığı Deli Yürek dizisinin ana karakteri olan Yusuf Miroğlu’nu canlandıran Kenan İmirzalıoğlu’na teklifte bulunmuş ama 4 yıldır Deli Yürek’te oynayan usta oyuncu yorgun olduğu için teklifi kabul etmemiştir.
Necati Şaşmaz’ın ise bu rolü oynaması ilginç bir olay sonucu gerçekleşmiştir. Necati Şaşmaz normalde oyuncu değil turizmcidir. Amerika’da bir otel açmayı planlar, ailesine danışır ve onayı aldıktan sonra Amerika’ya dönüş bileti alır. Biletin tarihi ise 11 Eylül 2001’dir. Necati Şaşmaz’ın bindiği uçak Amerika’ya yol alırken, uçağın pilotunun yaptığı anons bütün planlarını bozar. New York’ta yer alan ikiz kulelere yapılan saldırı nedeniyle uçağı Ankara’ya zorunlu iniş yapar. Bu dönüş Necati Şaşmaz’ın Türkiye’ye kesin dönüşüdür. O sıralarda Yönetmen Osman Sınav ve kardeşi Senarist Raci Şaşmaz “Kurtlar Vadisi” dizisi üzerinde çalışıyordur. Osman Sınav Polat rolü için Necati Şaşmaz’a oyunculuk teklifinde bulunur. Amerika fırsatını da kaçıran Necati Şaşmaz ailesinin onayı ile teklifi kabul eder ve Türkiye’de Polat Alemdar efsanesi başlar.
Polat Alemdar karakterinin Abdullah Çatlı’dan esinlenilerek yazıldığı söylense de bu doğru değildir. Polat karakteri tamamen hayali bir karakterdir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi her karakterin bir hikayesi vardır ve bu hikayeler sayesinde bizim gözümüzde anlam kazanmıştır. Ancak ana karakterimizin hikâye kurgusu diğerlerinden çok farklıdır. Üç hikâye bir karakterde birleşmiştir. Efe Yakup Karahanlı’dan, Ali Candan’a oradan da Polat Alemdar’a. Seyirci Polat’ın aslında Ali olduğunu biliyordu, ancak Ali’nin de Ali olmadığını, aslında Aslan Akbey tarafından, Karahanlı’nın çiftliğinden kaçırılan Efe Yakup Karahanlı yani Mehmet Karahanlı’nın oğlu olduğunu üçüncü sezonda öğrendi. Ali’nin birinci bölümde gördüğü rüya ve dizinin jeneriğinin sonundaki nal sesleri bu çiftlik olayına göndermedir.
Polat’ın Değişimi
Kurtlar Vadisi dizisinde en iyi ikili Polat ve Çakır ikilisiydi. Her ne kadar uyumlu bir ikili olsalar da Polat ve Çakır iki zıt karakterdir. Çakır, öfkeli, fevri davranan, düşünmeden hareket eden, vuruşmadan dahi korkmayan, tehlikeli biri. Polat ise daha sakin, aklıyla hareket eden, planlı programlı bir karakter. Polat’ın bu kişiliğe sahip olmasının nedeni aldığı askeri eğitimden dolayıdır. Çakır vurulduğu eve ön kapıdan, Polat ise “bilmediğin yere kapıdan girmeyeceksin” deyip arka kapıdan girmesi aklıyla hareket ettiğinin bir örneğidir.
Polat’ın asıl değişimi ikinci sezonla başlamıştır. İlk sezonda karşımıza uzun saçlı, sürekli espiri yapan, komik, güler yüzlü, merhametli hatta Meral ve Derya’ya akşam yemeği hazırlayan bir Polat çıkmaktadır. Ancak ikinci sezondan sonra kısa saçlı, daha az espiri yapan, az gülümseyen, ilk sezona kıyasla daha ciddi, hatta sesi bile değişen bir Polat görmekteyiz (sesinin değişmesinin nedeni; dizi ilk yayına girdiğinde Polat Alemdar’ı seslendiren kişi Arda Esen’di. O dönem askere gittiği için 20. bölümden itibaren Polat Alemdar karakterini Umut Tabak seslendirmeye başladı). Bu değişim kıyafetine de yansımıştır. İlk sezonda genellikle açık renkleri tercih ederken, ikinci sezondan sonra kapalı renkleri giymiştir. İlk sezon beyaz ceket ve beyaz pantolon giyen Polat’ın bir daha böyle giyinmediğini görürüz. Bu değişimi Breaking Bad dizisindeki Walter White’ın dizinin başlarında iyi bir kimya öğretmeniyken, maddi durumundan dolayı kötü bir uyuşturucu üreticisine dönmesine benzetilebilir.
Polat mafyanın içerisinde geçirdiği süre boyunca hep kötü bir karaktere doğru evrilmiştir. İlk sezonda vatanını seven, operasyon için yüzünü değiştiren, şefi Aslan Bey’in emirlerini yerine getiren bir karakter iken, ikinci sezondan itibaren kendi kararlarını uygulamaya başlamıştır. Çakır’ın öldüğü gece, Aslan Bey’den izin almadan 6 babayı öldürmesi ve sonrasında Aslan Bey’le bir binanın çatısında tartışması buna verilebilecek en büyük örnektir. Ancak Polat her ne kadar kötü bir karaktere evrilsede hiçbir zaman amacından sapmamış, kendisine verilen görevi başarıyla bitirmiştir.
Polat’la ilgili diğer iki önemli detay ise şunlardır:
Birincisi Polat’ın dizi boyunca hiç kravat takmamasıdır. Ali Candan iken takıyordu Polat olduktan sonra hiç görmedik. Çakır’ı Memati’yi hatta Seyfo Dayıyı bile kravatlı gördük ancak Polat’ı hiç kravatlı görmedik. Çakır bile mahkeme karşısında kravat takarken, Polat ise son bölümlerde ki, mahkeme sahnelerinde de kravat takmamıştır. Baron olduktan sonra Kılıç ile konuşurken, Kılıç’ın kravat takma teklifini de reddetmiştir.
İkincisi Polat’ın ayakta dururken veya biriyle konuşurken devamlı ellerini arkaya bağladığını görürsünüz. Bu duruş beden dilinde üstünlük, kendine güvenin işaretidir. O ortamdaki gücün kimde olduğunu ortaya koyar. Çünkü Polat Çakır gibi kimseye itaat etmeyen, kimseden emir almayan bir karakterdir, bu duruşu ve kravat takmamasıyla bunu belirtmektedir. Genelde Subay ve Astsubaylara özgü, askeriyeye özel bir harekettir. Buradan Polat’ın hala askeriyeye ait izler taşıdığını görürsünüz.
Mafya Babalığından Baronluğa
Polat’ın diğer bir değişimi de dizideki yükselen konumu. İlk sıralar Çakır’ın ortağı olarak mafya babası iken, Çakır’ın ölümünden sonra yerine geçmiştir. Sonraları Karahanlı ve Konsey üyeleriyle iyi ilişkiler kurmuş, Karahanlı’nın ölümünden sonra da konseye dahil olup baronluğa seçilmiştir.
Buradaki ilginç bir detayda, Karahanlı’nın ölümünden sonra, konsey üyesi Samuel Vanunu her ne kadar uğraşsa da baron koltuğuna oturamamış, Tapınakçılar onun yerine Polat’ı yani Karahanlı’nın oğlunu baronluğa seçmiştir. Tıpkı Osmanlı’da tahtın babandan oğula geçtiği gibi.
Bunun bir benzerini 1983 yapımı olan Kübalı bir mülteci olan Tony Montana’nın (Al Pacino) suç dünyasında yükselişini konu alan Scarface (Yaralı Yüz) filminde de görebiliriz. Tony ve arkadaşı Manny Miami’de bir büfede bulaşıkçı olarak çalışmaktadır. Ancak işlerinden memnun değillerdir. Sonraları zengin bir Kübalı olan Frank Lopez’in emrinde çalışmaya başlar. Lopez’e sormadan Bolivyalı uyuşturucu baronu Sasoyla yaptığı anlaşma nedeniyle tartışır. Lopez Tony’i öldürmeye çalışır ama başaramaz. Kendisini öldürmeye çalışanın Lopez olduğunu öğrenen Tony Lopez’i öldürür ve Lopez’in suç imparatorluğunun başına geçer. Tony yeni taşındığı lüks malikanede yaşamaya başlar.
Polat’ın Rusların pususuna düştüğü bölümde kesin nişancının yerini bulmak için, bir sopaya arabanın dikiz aynasını bez ile bağlayıp keskin nişancının yerini tespit etmesi savaşlarda kullanılan bir taktik olan, bir nevi sniper decoyudur (keskin nişancı tuzağıdır). Bir benzer örneğini 1998 yapımı 2. Dünya savaşını anlatan Saving Private Ryan (Er Ryan’ı Kurtarmak) filminde Yüzbaşı John Miller’ın Alman keskin nişancısının yeri tespit etmek için, el aynasını sakız ile bıçağa yapıştırıp kullandığını görebilirsiniz.
Son olarak Polat’ın dizideki en ünlü repliği “Her şeyin sonunu düşünen kahraman olamaz” repliğidir. Bu replik ayrıyeten dizinin son repliğidir. Sonun düşünen kahraman olamaz diyen senaristler dizinin sonun çok iyi düşünmüşler.
Süleyman Çakır
Süleyman Çakır, Oktay Kaynarca tarafından canlandırılmış karakterdir. Belki de Çakır rolünü ondan daha iyi kimse oynayamazdı. Dizi de Çakır, babası bir kan davalısı tarafından gözlerinin önünde öldürülünce, sonraları annesi ve kız kardeşi Derya’ya bakmak için sokaklarda nohut pilav satmaya başlamıştır. Çakır, nohut pilav satarken zabıtanın biri kız kardeşini dövdüğü için, zabıtayı bıçaklayarak öldürmüş ve genç yaşta hapse düşmüştür. Hapiste kabadayılardan Duran Emmi ile tanışmıştır. Hapisten sonra Duran Emmi hem Çakır’a sahip çıkmış hem de kız kardeşini okutmuştur. Sonraları ünlü armatör, silah kaçakçısı Laz Ziya’nın (Ziya Yılmaz) kızı Nesrin ile evlenmiş, bu evliliğinden Pusat ve Selvi adında iki çocukları olmuştur. Sağ kolu ise Memati’dir. Memati, çocukken düştüğü hapishanede kendisini öldürmek isteyen kişilerden kurtaran Çakır’ın sağ kolu olmuş, ölümüne kadar sadık kalmıştır. 44. bölümde Çakır ve Memati’nin tanışma sahnesinde Çakır’ın gençliğini Oktay Kaynarca’nın kardeşi Turgay Kaynarca, Memati’nin gençliğini Gürkan Uygun’un kardeşi Volkan Uygun canlandırmıştır.
Çakır, dizi de konsey üyelerinden Testere Necmi’nin hiyerarşisinde görev yapmıştır. Konseyin istediği 3 mafya babasını (Behiç Türkcan, Önder Zülfü Koşar, Barış Bulmaz) öldürerek asıl ününü kazanmıştır. Bu başarısından dolayı konsey tarafından kendisine kumarhane açma izni verilmiştir. Kumarhane nedeniyle önce Şevko ile sonra Tombalacı Mehmet’le tartışmıştır. Tombalacı Mehmet’in kumarhaneyi taratması sonucu hem kız kardeşi Derya’yı kaybetmiş hem de hapse girmiştir. Kumarhane baskını sonucu dizinin birinci sezonu bitmiştir (20. Bölüm).
Çakır’ın hapse girmesini fırsat bilen konsey, yaptırdığı bütün karanlık işleri Çakır’a yıkmaya çalışmış ancak Avukat Elif Eylül çabaları ve ortağı Polat’ın, şefi Aslan Akbey ile yaptığı hamleler sonucu hapisten çıkmıştır. Hapisten çıktıktan sonra Tombalacı Mehmet’i ele geçirerek ölmüştür. Belli bir zaman sonra Baron Karahanlı tarafından İstanbul sefiri yapılmıştır. Sefirliği sırasında uyuşturucuya savaş açması, fevri davranması ve Cerrahpaşalıların itaat etmemesi sonucu baron tarafından kalemi kırılmıştır. Cerrahpaşalı Halit tarafından pusuya düşürülerek öldürülmüştür. 43. bölümde vurulan Çakır 45. bölümde ölmüştür.
Çakır karakteri o kadar çok sevildi ki Kurtlar Vadisi hayranları Çakır öldüğünde gazetelere vefat ilanı vermiş, gıyabında cenaze namazı kılmış ve mevlit okutmuştur. Hatta Çakır’ı öldüren Cerrahpaşalı Halit karakterini canlandıran oyuncu Özcan Varaylı, alışveriş için gittiği Akmerkez çıkışında yolunu kesen bir grup tarafından, “Sen bizim Çakır’ımızı nasıl vurursun” diyerek tekme tokatlarla saldırıya uğramıştır. Saldırganların elinden çevreden yetişen vatandaşlar tarafından kurtulan oyuncu Varaylı ise “Dizimizin ne kadar başarılı olduğunun göstergesi” diyerek saldırganlardan şikayetçi olmamıştır.
Çakır’ın öldüğü ameliyat sahnesinde, cerrahın istediği parça Mozart’ın “Requiem” adlı eseriydi. Requiem “ölülerin ruhu için dua” anlamına gelen bir cenaze töreni müziğidir. Mozart bu müziği tamamlayamadan ölüyor ve öğrencileri, dostları besteyi tamamlıyor. Çakır’da bu şarkıyla ölüyor ve onun son bestesini ise dostu Canpolat tamamlıyor ve intikamını alıyor. Tıpkı Mozart’ın parçası gibi Çakır’ında dizide yapacakları da yarım kalmıştır.
Polat’ın, Çakır’ın öldüğü ve babalardan intikam aldığı bölümde ölen 7 kişi Hristiyanlıkta ve genelde semavi dinlerde ki 7 büyük günaha karşılık gelmektedir.
Kürt Bedo = Oburluk (Kendisi kiloludur ve yemek yerken ölür)
Freud Fethi = Şehvet (Dizide fuhuş işini yürüten kişidir ve kafasında sütyenle ölür)
Demir Görkemli = Tembellik (Küvette ölür)
Üstün Kısa = Açgözlülük
Faris Sarıyayla = Kıskançlık
Çerrahpaşalı Halit = Kibir (Çakır’ın sefirliğini kabul etmemiş ve kendisinin ondan büyük olduğunu iddia etmiştir)
Süleyman Çakır = Öfke
Çakır ile ilgili bir başka detay ise Çakır’ın sürekli burun çekmesi kokain kullanımına göndermedir.
Günümüzde de Çakır, ölüm yıldönümü olan 8 Nisan’da hayranları tarafından anılmakta, Twitter’da Süleyman Çakır hastag’i ilk sıraları paylaşmaktadır.
Çakır’ı Senaryo mu Vurdu?
Çakır’ın ilk bölümde üç sansasyonel cinayeti işlemesi seyircide “demek dizinin kötü karakteri bu, yani başrolümüz bununla savaşacak” algısı oluştursa da aksine Kurtlar Vadisi operasyonu ilk başladığında Aslan amca Polat’a “Çakır ortadan kaldıracağın bir hedef değil. Onun dostu olmanı istiyorum. Yakın bir dost, çok yakın, bir nefes kadar. Ruhuna gir ve zapt et. Çünkü Kurtlar Vadisinin anahtarı Çakırın elinde” demiştir. Yani operasyonun ilk hedefi Çakırla dost olmak sonradan Çakır üzerinden konseye ulaşmak. Çakır yükseldikçe Polat’ta yükselecek ve hedefine ulaşacak. Zaten Çakır’ı sefir yapan asıl kişi, perde arkasından işleri yürüten Polat’tır.
Ancak Çakır’ın ani ölümü üzerine, 6 baba bir gecede öldü ve Polat bir gecede yükseldi. Polat’ın yükselmesi için Çakır ölmesine ölecekti ancak sezon ortasında değil, sezon sonunda ölecekti. Büyük ihtimal Çakır ani ölümü olmasaydı 10-15 bölüm Çakır ve Polat’ın 6 babaya karşı mücadelesini izleyecektik. Çakır’ın erken ölümünün nedeni ise Oktay Kaynarca’nın dizi dışındaki tavırları yüzündendir. Bir iddiaya göre Kaynarca’nın gerçek hayatta Sedat Peker ve Alaattin Çakıcı ile görüştüğü için diziden çıkarıldığı. Konsept Danışmanı Soner Yalçın ise Oktay Kaynarca için “Kendini role kaptırdı, Çakır gibi konuşuyor” dediğini Milliyet gazetesinin 10 Nisan 2004 tarihli gazetesinde görmekteyiz.
Çakıcı ve Çakır
Çakır karakterinin gerçek hayatta Alaattin Çakıcı’yı temsil ettiği öne sürülmektedir. Her iki ismin benzer birkaç özellikleri bulunmaktadır. Birincisi; soy isim benzerliği Çakıcı – Çakır. İkincisi; ikisinin de Karadenizli olması. Üçüncüsü; Çakır dizi de silah kaçakçısı Laz Ziya’nın damadı, Alaattin Çakıcı’da yeraltı dünyasının ünlü isimlerinden Dündar Kılıç’ın damadıdır.
Aslan Akbey
Selçuk Yöntem tarafından canlandırılmış karakterdir. Adını Aslan Akbey olarak bilsek de gerçek adı Abbas Ustaoğlu’dur. Kamu Güvenliği Teşkilatı (KGT) adlı bir istihbarat teşkilatının başkanıdır. Kuşçubaşı Eşref’in torunudur. Aslında istihbaratçıdır ancak dikkat çekmemek için paravan meslek olarak dizide kitapçıdır. Aslan Akbey “Amca” kod adıyla anılmaktadır. Hikmet, Elif, Polat ona hep Aslan Amca olarak hitap etmiştir. Emekli istihbaratçı Doğu Eşrefoğlu’nun talebesidir. Aslan Akbey yine Doğu Beyin eskiden talebesi olan ve eskiden devlete çalışan arkadaşı Mehmet Karahanlı ile birlikte, Türk Mukavemet Teşkilatı olmak üzere pek çok görevde bulunmuştur. Ancak sonraları Karahanlı devlete ihanet ederek bir masonik teşkilata katılmıştır. Masonlara bağlılığını bildirmek için, Filistin’de Türk istihbaratçıların bulunduğu bir kampın koordinatlarını onlara vermiştir. İhbar sonucu İsrail kampı bombalamıştır. Kampta bulunan Aslan Akbey’in kardeşi ve sevgilisi de hayatını kaybetmiştir. Bunun sonucunda Aslan Akbey Karahanlı’nın oğlu Efe Yakup Karahanlı’yı kaçırmış onu Çocuk Esirgeme Kurumuna vermiştir. Kurumdan da Candan ailesinin yanına yerleştirmiştir. Ali Candan adını alan Efe Yakup’u gençliğinde KGT’ye aldıktan sonra yıllarca süren eğitimler sonucu vatanperver bir istihbaratçı yapmıştır. Babası yani Mehmet Karahanlı’ya karşı başlatılan Kurtlar Vadisi operasyonunu Aslan Akbey ona vermiştir. Aslan Akbey 55. bölümde (ikinci sezonun sonu) Pala ve ekibi tarafından bir suikast sonucu öldürülmüştür.
Aslında Kim?
Aslan Abkey (Abbas Ustaoğlu) hem gerçek ismi hem de öldürülüş şekli ile 26 Eylül 1990 yılında öldürülen eski MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas ile özdeşleştirilmektedir.
26 Eylül 1990 sabahı işine gitmek için yola çıkan Hiram Abas, arabası ile seyir halinde iken kasiste yavaşladığı sırada belediye işçisi kılığındaki kişilerin açtığı çapraz ateş sonucu öldürüldü. Bir başka iddiaya göre kasiste yavaşladığı sırada değil tanıdık birini gördüğü sırada öldürüldüğüdür. Çok iyi silah kullanan Abas silahını bile kullanamamıştır. Ayrıyeten Hiram Abas Osmanlı’nın ünlü ressamlarından Osman Hamdi Bey’in torunu ve eski MİT müsteşarlarından Fuat Doğu’nun öğrencisidir. Dizide de Aslan Akbey kasiste yavaşladığı sırada karşısında Pala’yı görmüş tam silahına davranırken arkadan Pala’nın ekip arkadaşının açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmiştir. Aslan Akbey’in ölümünden sonra Aslan Bey’in evine giren ve arama yapan Polat ve Abdülhey’in evde arama yaparken kamera açısına evdeki kitaplıkta bulunan Soner Yalçın’nın Hiram Abas’ın hayatını anlattığı “Bay Pipo” adlı kitabının gelmesi dizinin Hiram Abas’a bir nevi gönderme yapmasıdır.
Detay
Dizi 55. bölümde sezona finaline girdikten sonra, Selçuk Yöntem diziden ayrıldığı için 56. Bölümdeki Aslan Akbey rolünü Yapımcı Raci Şaşmaz oynamıştır.
Pala
Yüksel Arıcı tarafından canlandırılmış karakterdir. Pala, devlet için Güneydoğu’da Kuzey Irak’ta örgüte karşı mücadele eden bir karakterken, devletin kötü yüzünün taşeronluğunu yapmış ve ekip arkadaşları Kral Faruk ve Bedir ile Aslan Akbey’i (Abbas Ustaoğlu) öldürmüştür. Pala, gözlüğü paltosu ve lakabını aldığı pala bıyığı ile devletin alfa erkek modelini temsil etmektedir. Kendisine verilen kimlik ile karakola dahi silahıyla rahatlıkla girip çıkmıştır. Pala’ya iki görev verilmişti biri Aslan Akbey’i öldürmek, ikincisi kendisine verilen listedeki, örgüte yardım eden iş adamlarını öldürmek. Eski başbakanlardan Tansu Çiller’de elimizde örgüte yardım eden iş adamlarının listesi var demiş ardından Türkiye’de faili meçhul cinayetler işlenmeye başlamıştı. Bu cinayetleri de JİTEM (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) gibi gizli kuruluşların işlediği düşünülmektedir. Sadece 14 bölüm oynayan Pala diğer karakterler kadar sevilmiş ve büyük bir hayran kitlesine sahiptir.
Pala Aslında Kim?
Pala karakteri gerçekte üç isime benzetilmektedir. Bunlar: Korkut Eken, Cem Ersever ve Tarık Ümit. Pala sadece bunlardan biri değil, bu kişilerden birkaç özellik taşımaktadır. Örneğin devlet adına Güneydoğuda örgüt ile savaşması Cem Ersever’e (Cem Ersever JİTEM’in kurucusudur ve örgüte karşı mücadele vermiş birisidir. Bu özelliği ile Pala’nın da jitemci olduğu düşünülmekte), gözlüğü, bıyığı ve devlet görevlisi olması ile Korkut Eken’e ve öldürülüş şekli ile Tarık Ümit’e benzemektedir. Tarık Ümit, Abdullah Çatlı ve ekibi tarafından kaçırılıp, sorgulandıktan sonra öldürüldüğünü, iz bırakmamak için betona gömülüp denize atıldığı iddia edilmektedir. Pala’da Polat tarafından yakalanmış, bir inşaat da sorgulandıktan sonra öldürülmüş ve cesedi bir çukura atıldıktan sonra da üzerine beton dökülmüştür.
Detay
- Doğu Eşrefoğlu ve Polat’ın, Aslan Bey’in ölümünden sonra bir operasyon ile kaçırıp ilk sorguladıklarında Doğu Bey ile Pala arasında şöyle bir diyalog geçer;
Pala: Bilmediğine göre devlet değilsin
Doğu Bey: Seni doğuran ebe Seher’i tanırım
Doğu Bey’in bahsettiği ebe Seher, Elazığ’ın uyku bilmeyen efsanevi ebesidir. Binlerce doğum yaptırmış, dünyaya getirdiği neslin hep başarılı olduğu söylenir. Ünü tüm Anadolu’ya yayılmıştır.
- Pala’nın ekibi Faruk ve Bedir Armatör Cemal’in ofisini bastıklarında sekreterle aralarında şöyle bir diyalog geçer;
Bedir: Cemal içerde mi?
Sekreter: Kim arıyor efendim?
Bedir: Aramıyorum ulan soruyorum
Sekreter: Beyefendi
Faruk: Beyefendi Güniz Sokakta
Burada bahsedilen Güniz sokakta ki beyefendi eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’dir. Halk arasında Beyefendi olarak anılan Süleyman Demirel normal zamanlarda Ankara Güniz Sokakta otururdu. O yüzden Güniz Sokak Demirel ile özdeşleşmiştir.
- Ömrü dağlarda geçmiş olan Pala ve ekibi çatışmada yansıma yapmaması için saatlerini hep bilek içine takmışlardır.
Kurtlar Vadisi Türkiye’de üzerine en çok kafa yorulmuş dizisidir.
Devamı Gelecek…