Yazının ikinci bölümü Bir Dizinin Şifreleri: Kurtlar Vadisi – 2 için tıklayınız
İplikçi Nedim
İsmail İncekara tarafından canlandırılmış karakterdir. Gerçek adı Nedim Malik’tir Yahudi asıllıdır. Görünürdeki işi tekstil özellikle de iplik satışıdır, bu yüzden “İplikçi Nedim” olarak bilinir. Ancak asıl işi tefeciliktir. Konseyin kara parasını işleten kişidir. Yahudi aksanlı konuşması ve yaptığı esprileriyle dizinin sevilen karakterlerinden biridir. Ihlamur favori içeceğidir. Çok parası olmasına rağmen cimri bir karakterdir. Ofisindeki eşyaları, arabası hep eski modeldir. Parayı canına tercih eder. İlk bölümlerde konsey üyesi değilken sonradan Tuncay Kantarcı ile konseye girmiştir. Arabasına yapılan silahlı saldırı sonucu öldürülmüştür. Saldırıyı yaptıran asıl kişi Nizamettin Güvenç iken suçu Polat’ın üzerine atmaya çalışmıştır.
Aslında Kim?
İplikçi Nedim (Nedim Malik) isim benzerliğiyle olsun, yaptığı işle olsun dizide Nesim Malki’yi temsil etmektedir. Mesim Malki Tunca Tekstil’in sahibi, Yahudi asıllı iş adamıdır. İş adamı olarak anılsa da asıl işi tefeciliktir. Piyasaya faizle para vererek tefecilik yapmasıyla tanınmıştır. MOSSAD’ın Nesim Malki aracılığıyla Türkiye’ye tam 17 milyar dolar soktuğu Ergenekon İddianamesinde geçmektedir. Çok miktarda parayı da akladığı iddia edilmektedir. Çok zengin olmasına rağmen cimriliğiyle tanınmıştır. Renault 9 gibi eski model arabaya binmesi bunun en büyük kanıtıdır. Malki 28 Kasım 1995’te Bursa’da Renault 9 marka aracının içerisindeyken, Özdilek Tesisleri önündeki trafik ışıklarında düzenlenen silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Malki öldüğünde piyasadan 1 katrilyon 98 trilyon 923 milyar lira alacağı bulunuyordu.
Detay
Dizide İplikçi Nedim’in bindiği araba, az yaktığı için benzin cimrisi olarak bilinen ve halk arasında Yahudi Mercedes’i olarak anılan Peugeot 504 model arabadır. Dizinin yapımcıları bu detayı ince düşünmüş.
Halil İbrahim Kapar (Halo Dayı)
Usta oyuncu Sönmez Atasoy tarafından canlandırılmış karakterdir. Dizide “Halo dayı” olarak anılmaktadır. Hüsrev Ağa’nın öldürülmesinden sonra konseydeki boşluğu doldurmak için Mehmet Karahanlı’nın isteği üzerine Polat tarafından kaldığı hapishaneden polis helikopteri görünümlü helikopter ile kaçırılmıştır. Bundan dolayı da Polat’a hep sadık kalmış, Polat’ın baron olması için lehinde oy kullanmıştır. Yıllarca uyuşturucu ve kaçakçılık işlerinin içinde yer almıştır. Kendisini habise attıranın kardeşi olduğunu öğrenince onu öldürmüştür. Hali İbrahim Kapar hem isim benzerliği hem de hapishaneden kaçırılmasıyla, “Müthiş Türk” lakabıyla dünya çapında ünlenen uyuşturucu kaçakçısı Halil İbrahim Havar’ı temsil etmektedir. Halil İbrahim Havar Hollanda’da tutuklu bulunduğu Leeuwerden cezaevinden 19 Şubat 1991 yılında İtalyan mafyasının ünlü ailelerinden Trappaniler tarafından helikopter ile kaçırılmıştır.
Tuncay Kantarcı
Osman Wöber tarafından canlandırılmış karakterdir. Lakabı “Deve Tuncay”dır. Konseyin gümrük işlerinden sorumludur. Eskiden dış ticaret ve gümrük işlerinde görev yapmış bir bürokrattır. Titizliği ve simetri hastalığı karakteristik özellikleridir. Konseye İplikçi Nedim ile birlikte sonradan girmiştir. Yardımlarından dolayı Polat’a hep sadık kalmıştır. Sağ kolu Abidin ile geçen diyaloglarından dolayı seyirci tarafından sevilen bir karakterlerden biridir. İsim benzerliğinden dolayı eski Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı’yı temsil ettiği düşünülmektedir.
Tuncay Kantarcı’nın sağ kolu olan ve Çapsız Abidin olarak tanıdığımız Abidin Yerebakan (Kolpaçino’nun Ekrem abisi) aslında Rize Ardeşenli bir silah firmasının sahibidir. Kurtlar Vadisi çekimleri için kuru sıkı otomatik tüfek yaptırılacaktır. Ancak istedikleri bu tüfekleri de Rize’deki bir firma yapmaktadır. KV ekibi firma ile iletişime geçer, silah fiyatlarını öğrenmek isterler. Ancak Abidin abimiz “para falan istemem tek şartım var bana dizide rol ayarlayın” deyince olaylar gelişir ve “Çapsız Abidin” efsanesi doğar. Oyunculuk geçmişi olmayan Abidin abimiz Kurtlar Vadisinden sonra birçok dizi ve filmde oynamıştır.
Kılıç
Usta oyuncu Atilla Olgaç’ın canlandırdığı karakterdir. Mehmet Karahanlı’nın sağ kolu ve konsey üyesidir. Fevri kişiliği öne çıkmaktadır. Elinden hiç düşürmediği çakısı ve yüzündeki yara izi en belirgin karakteristik özellikleridir. Sonraları bu çakının gizli bir kriptex’in anahtarı olduğu ve yüzündeki yara izinin de Efe Yakup Karahanlı’yı (yani Polat’ı) kaçıran Aslan Akbey tarafından yapıldığını dizinin ilerleyen bölümlerinde öğreniyoruz (Polat’ın gördüğü rüyada yaralanıp, attan düşen kişi kılıç’tır). Karahanlı’nın ölümünden sonra baronluğa aday olmuş ancak sonraları Polat’ın baronluğunu desteklemiştir.
Kılıç’ın gerçek adı Ali’dir. Bir bölümde Kılıç Karahanlı’ya, Efe Yakup Karahanlı’nın evlatlık verildiği ailede adının ne olduğunu sorar, Karahanlı “Senin ismini vermişler Ali” der ve buradan gerçek adının Ali olduğu anlaşılır. Soyadı da Yağızgildir. Karahanlı’nın ölümünden bıraktığı vasiyette Kılıç’ın soyadının da Yağızgil olarak geçmektedir. Kılıç dizi boyunca ölene dek sadece siyah gömlek giymiştir.
Kılıç Ali
Dizinin yapımcıları Kılıç’a hem Kılıç lakabını hem de Ali ismini boşuna vermemişlerdir. Diğer her şeyde olduğu gibi bu isimde ince düşünülmüştür. Tarihimizde Kılıç Ali olarak tanınan kişi, Atatürk’ün en yakınlarından olan Ali Kılıç’tır. Gerçek adı Süleyman Asaf Emrullah’tır. 28 Ekim 1919 tarihinde Atatürk tarafından Maraş ve Gaziantep’teki Kuvay-i Milliye birliklerinin komutanı olarak görevlendirilir. Fransız ve Ermenilere karşı milli direnişi örgütlemiştir.
Kılıç karakterini canlandıran Atilla Olgaç, 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekâtına katılmış bir Kıbrıs gazisidir. Atilla Olgaç Kurtlar Vadisi dizisinde Kılıç karakterini canlandırırken, o dönem yayınlanan Hayat Bilgisi dizisinde de Hidayet Hoca karakterini de canlandırmıştır. Bu özelliğiyle Atilla Olgaç aynı kanalda, iki dizide, bir gün arayla oynayan tek sanatçıdır. Hayat Bilgisi dizisinin bir bölümünde Cumhur Hoca Hidayet Hocaya “Zaten seni o Kurtlar Vadisi dizisinde ona buna kılıç sokan Kılıç Bey’e benzetiyorum” diyerek Kurtlar Vadisi dizisine gönderme yapılmıştır.
Türkiye’de İllüminati’yi Anlatabilen Tek Dizi
Kurtlar Vadisi, Derin Devlet ve Mafya konusunun yanında son bölümlerde İllüminati konusuna da değinmiştir. Türkiye’de bu konuları işlemiş ve işleyen şu anlık başka bir dizi yoktur desek yanılmayız herhalde. Gerçekten bu konular sıkıntılı ve herkesin anlatabileceği konular değildir. Bu özelliği ile de Kurtlar Vadisi ilktir diyebiliriz. Ne kadar Kurtlar Vadisi nin mafyayı özendirdiği söylense de aksine dizide mafyanın ve mafya babalarının birilerinden emir aldıklarını, onların tetikçiliğini yaptığını anlatılmaktadır. Mafyayı yönetenlerinin de yönetenlerinin olduğunu ve mafyanın, mafyayı yönetenlerin aslında birer kan emici gibi milleti sömürdüklerini göstermektedir.
Dizinin en güçlü karakteri hiç kuşkusuz Mehmet Karahanlı’dır. Kendisi güçlü bir suç imparatorluğunun lideridir. Zeki, ileri görüşlü ve aristokrat bir karakterdir. Hep Türkiye aleyhine, Amerika çıkarlarına çalışmıştır. Bir zamanlar Aslan Akbey ile Kıbrıs’ta Türk Mukavemet Teşkilatı adına devlete hizmet ederken güce olan zaafından dolayı devlete ihanet ederek Yüce Seçilmişlerin veya Tapınakçıların (Masonların) safına geçmiştir. Yüce Seçilmişler ile ilk tanışmasını, Polat’ın ele geçirip okuduğu gizli kriptex’te ki notlarda şöyle anlatılmaktadır.
“Yıl 1983; Baron Mehmet Karahanlı, Yüce Seçilmişler ile ilk kez Paris’teki toplantıda tanışıyor. Toplantı yerini ve saatini birkaç kez değiştirip, ona olan güvenlerini sınamışlardı. İlk sınavı başarıyla geçti.”
Kendisine verilen görevleri başarıyla geçen Karahanlı Yüce Seçilmişler tarafından Büyük Orta Doğu’nun Baronu ilan edilmiştir. Bu görevlerinden biri de Saddam Hüseyin’e zehirli kimyasal maddeler ulaştırma işiydi.
“Yüce Seçkinler Londra’daki toplantıda bana ilk görevimi verdiler. Laktus adlı bir şirket üzerinden Saddam Hüseyin’e zehirli kimyasal maddeler ulaştırmamı istediler. İşi başardım! Bu kimyasalların savaşta İran’a karşı kullanılacağını düşünüyordum. Yanılmışım! Gerçek amacı görmemişim. Zehirli kimyasallar Halepçe’de 5 bin Kürdü öldürdü. Amaçlanan Saddam Hüseyin’le Kürtleri asla bir araya gelmeyecek şekilde ayırmaktı. Bu işte kaybeden Türkler, Saddam Hüseyin ve Araplar oldu. Kazanan ise sadece Yüce Seçkinlerdi. Artık bende kazanan taraftaydım.”
Karahanlı Irak Savaşı’nda 1 Mart tezkeresini meclisten geçiremediği için 3 Mart 2005’te 7 kule zindanlarında düzenlenen gizli bir ayinde sırtından bıçaklanarak öldürülmüştür. Ayinin gerçekleştiği sıra Karahanlı’nın kızı Safiye, evinde Dan Brown’un İlluminati’yi anlatan “Melekler ve Şeytanlar” adlı kitabını okumaktaydı. Hatta kitabı okurken “İlluminati” yazan yerin altını bile çizdiğini görebilirsiniz. Karahanlı’nın selefi de İran da yaşanan devrim yüzünden aforoz edilmişti.
7 Rakamı
Karahanlı’nın infaz edildiği ayinde en dikkat çeken ayrıntı her şey de 7 rakamına rasgelmemizdir. 7 rakamı, bazı Kabalist, Paganist ve Siyonist geleneklerde kutsal rakamdır.
- Toplantının (ayinin) yapıldığı yer 7 kule zindanları
- Karahanlı Mabede girerken kapıyı 7 kere vuruyor
- Mabedin her yerinde 7 başlı yılan sembolleri var
- Karahanlı’nın etrafına dizilen kırmızı pelerinli Tapınakçılar 7 kişi. Üsteki Sarı Pelerinliler ise (7×2) 14 kişi
- Tapınakçılar’ın etrafında 7 adet mum ışığı yanıyor. (Mum ışığı, Gül ve Haç Kardeşliği ve Tapınak Şövalyeleri gibi Gnostik- Masonik Örgütlerde Işık ve Aydınlığı sembolize eder)
- Yüce Majeste (Mavi Pelerinli) asasını 7 kez yere vurduktan sonra toplantı bitiyor.
- Mehmet Karahanlı’nın cesedi saat 7 sularında dikili taşta bulunuyor. Cesedin Dikili taşta bulunması da manalı aslında. Çünkü Dikili taşın üzerinde gizli örgütlerin kullandıkları pagan işaretler bulunmaktadır.
Karahanlı yüzleri maskeli 7 tapınak üyesi tarafından yargılandıktan sonra infaz edilir. Bu üyeler;
- Afganistan’da yüksek bir subay
- Ankara’da önemli bir makamda olan biri
- Irak’taki yetkili bir Amerikan
- Büyük Ada’da yaşayan biri
- New York’ta yaşayan Harvard Üniversitesinde dekan olan biri
- İstanbul’da önemli hukuki makamda olan biri (Avukat olduğu hatta Nizamettin Güvenç olduğu düşünülmekte)
- İtalya’daki bir kardinalden
Oluşmaktadır.
Dizinin en güçlü karakteri olan, Çakır, Testere gibilerin kalemini kıran, savaşları başlatan ve bitiren kişi olan Karahanlı’nın son sözü “Merhamet edin efendim” olmuştur.
Polat ve Tapınakçılar
Çakır’ın ölümünden sonra ekibin başına geçen Polat Çakır’ın kumarhanesini ofise çevirmişti. Ofisin dizaynında Tapınakçılarında parmağı vardı. Tapınakçılar ofise 4 adet tablo yerleştirmişlerdi. Bu tabloların her biri bir anlam ve mesaj içeriyordu. İlk sıralar normal olarak gözüken bu tabloların aslında Tapınakçıların Polat’a verdikleri bir gözdağıydı. Tablolar ve anlamları sırayla şunlardır;
- At resmi olan tablo: Efe Yakup Karahanlı’nın (Polat’ın) Aslan Akbey tarafından kaçırılışına yani çiftlik olayına gönderme yapan tablo. Tapınakçılar Polat’ın aslında kimin oğlu olduğunu ve gerçek kimliğini bilmektedirler.
- Dikili taşlı tablo: Mehmet Karahanlı’nın öldürülmesine gönderme yapan tablo. Karahanlı infaz edildikten sonra cesedi Dikili taşta bulunmuştu.
- Kız Kulesi bulunan tablo: Bir bölümde Elif Tapınakçılar tarafından kaçırılmış ve gözünü kız kulesinin karşısında Polat’la sürekli oturdukları bankta açmıştı. Bir de “sen bizi bulamazsın, biz seni buluruz” yazılı bir not bırakmışlardı. Bunun üzerine Polat, Doğu Bey’e danıştı ve aralarında şöyle bir diyalog gerçekleşti:
Polat: Bunlar Mason mu?
Doğu Bey: Hayır, onlar değil.
Polat: Tapınakçılar mı? İlluminati mi?
Doğu Bey: Bilmiyorum
- Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a girişini gösteren tablo: Polat’ın Baron seçilmesine gönderme yapan tablodur. Polat’ı Baronluğa asıl getirenler Tapınakçılardır. Tabloların anlamlarını çözen Polat, bir bölümde Memati ile konuşurken bu tablo için “Bizi en büyük yapacaklar” demişti.
Polat, ofisine yerleştirilen tablolar, Elif’in kaçırılması, tüm iletişim hatlarının kesilmesi gibi gelişmelerden sonra karşısındaki görünmez gücün ne kadar güçlü olduğunu anlamıştı. Bir gün o güçle yüzleşme zamanı geldi. Görünmez güç onu tek başına Yedikule zindanlarına çağırdı. Polat’ta yüzleşme zamanın geldiğini anlamış ve hiç tereddüt etmeden istedikleri yere gitti. Buluşma yerine gelince silahını çıkardı, ortalığı kolaçan etti, gelebilecek her türlü saldırıya hazırdı. Ancak birden boynunda bir acı hissetti, sonra sersemledi ve bayıldı. Ağızdan sadece “Oyun bitti, her şeyin sonu geldi” kelimeleri döküldü.
Polat ilk gözünü açtığında bir tabutun içindeydi, her ne kadar uğraşsa da çıkamadı, sonra tekrar bayıldı. İkinci kez gözünü açtığında karşısında yüzleri maskeli, kırmızı pelerinli adamlar vardı. Ona “Seni biliyoruz, seni biz seçtik” diyorlardı. Ondan Ortadoğu’nun özgürlüğü için birini öldürmesini istediler. Sonra yine bayıldı.
Üçüncü kez gözünü açtığında Suriye’de bir otel odasındaydı (4. Sezonun başlangıcı). Yeni adı Muhammet Ali Sırdari’diydi. Lübnan başbakanı Fuat Sinyora’nın yapacağı Suriye ziyareti sırasında öldürülmesi isteniyordu ondan. Amaç suikastı bir Türk’e yaptırarak, Suriye gibi Türkiye’yi de terör devleti olarak göstermekti. Her ne kadar yakınlarına ulaşmak istese de her seferinde engellendi. Sonunda Polat bu oyunu da bozmayı da bildi ve Türkiye’ye geri döndü.
Gizli Kriptex
Karahanlı dışında konsey içerisinde bir tane daha Tapınakçı vardı. Bu kişi, seyircinin tahmin edemeyeceği, ilk bölümlerde konseyin en pasif üyelerinden olan, konsey ve konsey üyelerinin hukuki işlerinden sorumlu Avukat Nizamettin Güvenç’tir. Bir bölümde Erhan ve Abdülhey Nizamettin’in evini bastıklarında, dolapta Nizamettin’e ait Mason eldivenleri bulmuşlardı. Nizamettin soğukkanlı, devlet içinde nüfuz alanı geniş birisidir, dizide sonraları ön planı çıkmaya başlamıştır. Karahanlı’yı yargılayan 7 kişiden biri olduğu tahmin edilmekte (İstanbul’da önemli hukuki makamda olan biri). İplikçi Nedim’i öldüren aslında öldüren kişi Nizamettin Güvenç’tir, ancak suçu Polat’ın üstüne atarak onu kamuoyuna düşman olarak tanıtmak istemiştir. İplikçi dışında Samuel Vanunu, Laz Ziya, Kılıç ve Elif Eylül gibi önemli kişileri öldürmüş ya da öldürtmüştür. Talimatları 7 üyeden Büyükada’da olandan almıştır. İçerisinde Tapınakçılara ait belgeler olan gizli bir Kriptex’i Polat’tan almaya çalışsa da başarısız olmuştur.
Kriptex’in Sırrı
- Yüzük
Karahanlı’nın ölümünden sonra, eşi Nergis Karahanlı’nın Polat’a verdiği yüzük içinde Kriptex’in bulunduğu, Mehmet Karahanlı’nın ofisindeki kasayı açmaktadır.
- Muska
Efe Yakup Karahanlı’nın kaçırıldığı gün ondan hatıra kalan tek şey muskasıdır. Karahanlı, eşinin elinden hiç düşürmediği bu muskanın içine Kriptex’i açan, masonik işaretlerden oluşan şifreleri yerleştirmiştir.
- Çakı
Kriptex’i açan son anahtarda, sağ kolu Kılıç’ın elinden hiç düşürmediği çakısıdır. Karahanlı’ı Kriptex’i açabilecek iki anahtarı yakınında ki iki kişiye emanet etmiştir. Ancak onlar, bunun birer anahtar olduğunu bilmemektedir. Sonraları bunun bir anahtar olduğunu anlayan Kılıç, bu bilgiyi Nizamettin’e söyleyince, Nizamettin tarafından öldürülmüştür.
Polat, Kriptex’den çıkan belgeleri kopyalamış, birini CD’ye yazdırmış ve Nevzat’ın arabasının dikiz aynasına asmıştır. Bu CD Kurtlar Vadisi Pusu’ da Davut Tataroğlu’na verildi. Diğerini de zarfa koyup, üzerine “2015’de Polat Alemdar’a gidecek” diye not düştü ve Elif’in arkadaşı Canan’a verdi. Son kopyada Polat’ın isteği üzerine Nevzat tarafından Elif’in mezarına atıldı. 10 yıl sonra, yani 2015 yılında Elif’in mezarındaki kopya bir operasyon için tekrar çıkarıldı.
Büyük Buluşma
Polat’ı yok edemeyen Nizamettin, en sonunda Polat’a yakalanır ve sorguya çekilir. Sorguda emirleri Büyükada’da olandan aldığını itiraf etmiştir. Bu kişinin emekli bir diplomat olduğunu ve politikacıları onun yönettiğini itiraf etmiştir. İşin ilginç tarafı, 2009 yapımı ve yine aynı teknik ekibin çektiği, Gladio konusu ele alan, Musa Uzunlar’ın (İskender Büyük) başrolünü oynadığı, “Kurtlar Vadisi Gladio” filminde, İskender’in komutanı veya hocası olan Bülent Fuat Aras filmin sonunda Gladyocu çıkmış ve Büyükada’da oturduğunu ve bastonla yürüyen biri olduğunu görürsünüz. Nizamettin’in bahsettiği kişinin Gladyocu Bülent Fuat Aras olduğu düşünülmekte. İskender Büyük ve ekibinin Öcalan’a Bekaa Vadisinde düzenleyeceği operasyon bilgisini Öcalan’a ulaştıranda Bülent Aras’tı.
Nizamettin sorgulandıktan sonra Polat tarafından asılarak öldürülür. Cesedi, üzerine “Vatan Haini” yazılı bir kâğıt konularak Sultanahmet Meydanı’ndaki Dikilitaş’ta sallandırılır.
Sonrasında Polat Büyükada ki kişinin evini basar ancak aradığı kişi çoktan kaçmıştır. Evin bahçe kapısında asılı duran ve “Efe Yakup Karahanlı” adına kayıtlı pasaportu bulur. Dünya baronu ve Tapınakçılar’ın lideri onu Amerika’ya davet etmektedir. Özel jetle Amerika’ya giden Polat’ı havaalanında bir cip karşılar ve onu dünya baronun malikanesinde götürür.
Dünya baronu Amon ve karısı Lisa’dır. Kendileri Hollywood’un dünyaca ünlü aktörleri Andy Garcia ve Sharon Stone’dur. Bu özelliği ile Kurtlar Vadisi Türk Televizyon tarihinde Hollywood yıldızlarını oynatan ilk ve tek dizidir. O dönem çekimler Los Angeles’taki bir villada kurulan sette yapılmıştı. Andy Garcia, 8 yıl sonrada İstanbul’a gelerek, Kurtlar Vadisi nin devamı olan “Kurtlar Vadisi Pusu” dizisinde konuk oyuncu olarak tekrar rol almıştır. Amon’un dizide dünyaca ünlü milyarder David Rockefeller’i temsil ettiği düşünülmekte. Lisa Polat’ı dudağından öperek karşılar (Beyazıt Öztürk’ün programına konuk olan Necati Şaşmaz bu öpüşme sahnesinde çok acemi oynadım ve 25 tekrar yaptık demiştir). Amon Polat’ı öldürememiştir çünkü elinde onların ipliğini pazara dökecek belge ve bilgiler vardır. Polat, buna karşı tek istediği, kanlı ellerini ülkesinin üzerinden çekmesidir. Amon ile anlaşan Polat Türkiye’ye döner ve teslim olur.
Çok güzel anlatmışsın ama kısa kesmişsin be reis 🙂 keşke uzun uzadıya anlatsaydın. Diziyi belki 10 kere baştan sona izledim yazı ne kadar uzun olsa o kadar hoşuma gider. Bu dizi ile ilgili her şey bittiğinde can sıkıyor. Kendisi de hakkında yazılanlar da. İnsan bitmesin istiyor.
beğendiğiniz için teşekkürler. okuyucuyu sıkmamak için dört bölüm şeklinde yazdım.