Serinin birinci yazısı Marsilya Operasyonu – Bölüm 1- “İlk Kan” için tıklayınız
İddialara göre Yanıkyan cinayetten sonra otelin müdür ve garsonlarına “Ailemden 26 kişiyi Türkler ve Ruslar öldürdü onların intikamını aldım” demiş, suikasttan önce California Courier gazetesine gönderdiği 118 sayfalık mektubunda “Sizler bu mektubu okuduğunuzda ben yeni bir savaş biçimi icat etmiş ve uygulamış olacağım. Önden gidiyorum, Ermeniler peşimden gelsin. Ermenileri uzun uykularından uyandırmanın ve Türklerle onların anlayacağı dille konuşmanın vakti geldi. Türk hükümeti ile hiçbir millet ilişki kurmamalı ve onların temsilcileri yok edilmeli, artık dönmek yok” diye yazmıştı.
Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir’in öldürülmesi ABD ve Türkiye’de büyük yankı uyandırdı. Olay Türk basınına bomba gibi düştü. Türk diplomatların katili Yanıkyan’ın Osmanlı’daki ayrılıkçı Ermeni komitecilerden biri olduğu basına yansıdı. O tarihte ASALA adı Türk basınında daha yer almamıştı. Bu ilk eylem ve ASALA arasında net bir bağ kurulmasa da, gerçekleştirilen bu eylem sonraki yıllarda devam edecek ASALA’nın Türk diplomatlara karşı gerçekleştireceği suikastların fitilini ateşledi.
İlk terör eyleminden yaklaşık 9 ay sonra. Tarih 22 Ekim 1975. Yer Avusturya’nın başkenti Viyana. Prince Eugene Caddesi’ndeki hem Türk elçiliği hem de konsolosluğu olarak kullanılan binaya ellerinde çantayla 3 kişi, binanın önünde güvenlik tedbiri olmamasını fırsat bilerek kolaylıkla içeri girdi. Teröristlerin biri kasketli, ikincisi fötr şapkalı ve gözlüklü, üçüncüsünün ise başı açıktı. Teröristler rehin aldıkları elçilik görevlisi ile büyükelçini odasına girdiler. Bu sırada Daniş Tunalıgil önündeki kağıtları okumaktaydı. Katil Türkçe olarak:
“Elçi siz misiniz?” diye sordu.
Büyükelçi katilin elindeki tabancayı görünce yerinden kalktı:
“Evet benim. Buyurun oturun, ne derdiniz varsa konuşalım, halletmeye çalışalım.” demişti.
Kısa bir süre sonra üç el silah sesi duyuldu, Büyükelçi kulağına ve kafatasına giren üç kurşunla hemen orada şehit oldu. Büyükelçi Tunagil’i vuran terörist sonrasında üç el havaya ateş ettikten sonra merdivenlerden hızlıca aşağı indi. Üç terörist ana kapıdan silah, kasket ve çantalarını orada bırakıp kaçtılar. Tunagil cinayeti ile ilgili basında çıkan ilk haberlerde cinayetin Kıbrıslı Rumların yani EOKA-B’nin işlediğine yönelikti. Avusturya polisi görgü tanıklarının dayanarak robot resmini çizmişti. Tanıkların ifadelerine göre katillerin 25-30 yaşları arasında olduğu tahmin ediliyordu. Avusturya İçişleri Bakanlığı’da katilleri bulmak için ipucu verenlere 100 bin Avusturya Şilini (85 bin TL) ödül vadetti. O dönem Türk basınında Baydar ve Tunagil cinayetlerinde ASALA adı her ne kadar geçmese de 22 Şubat 1975’de Beyrut’taki Türk Havayolları bürosuna bomba atılması olayında ASALA’nın adı “Gizli Ermeni Ordusu” olarak yer verdi.
Tunagil cinayetinden 2 gün sonra Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve şoförü Talip Yener büyükelçilik yakınlarında arabasıyla seyahat ederken pusuya düşürülerek öldürüldü. Erez’in ölüm haberi başkente ulaşınca Dışişleri Bakanlığı karıştı. İşin ilginç yanı Erez, iki gün önce öldürülen meslektaşı Tunagil cinayeti hakkında yaptığı açıklamada, güvenlik açığına işaret ederek “isteseler beni şimdi şuracıkta, ya da sokakta öldürebilirler” demişti. Cinayetlerin ardından Türk basınında büyük bir kafa karışıklığı yaşandı. Gazeteler cinayetlerin EOKA-B veya Ermeniler tarafından işlenmiş olabileceği üzerinde duruyordu.
ASALA Cinayetleri Devam Ediyor
Daha 4 diplomatı şehit edenler bulunamazken 16 Şubat 1976 günü Beyrut Büyükelçiliği Birinci Başkatibi Oktar Cirit şehrin en işlek caddelerinden biri olan Hamra’da, arkasından susturuculu tabancayla yakın mesafeden ateş edilmek suretiyle öldürüldü. Cinayeti olaydan birkaç gün sonra Lübnan gazetelerine bildiri gönderen “Ermenistan Gizli Ordusu” yani ASALA üstlendi. ASALA gönderdiği bildiride Oktar Cirit’in ölümü hak ettiği gibi ifadelere yer verdi.
9 Haziran 1977’de Vatikan Büyükelçisi Taha Carım evinin bahçesinde öldürüldü. 2 Haziran 1978’de Madrid Büyükelçisi Zeki Kuneralp öldürülmek istenmiş ve arabası makineli tüfek ile tarandı. Ancak araba da Büyükelçi Kuneralp yoktu. Saldırıda Büyükelçinin eşi Necla Kuneralp, emekli diplomat Beşir Gündüz Balcıoğlu ve şoför hayatını kaybetti. 12 Ekim 1979 Lahey Büyükelçisi Özdemir Benler’in oğlu Ahmet Benler Türk elçiliğinin 100 kilometre uzaklıktaki bir kavşakta 2 otomobilden açılan ateş sonucu öldürüldü. Ahmet Benler cinayeti ile ilgili olarak Hollanda’da hazırlanan bir programda konuşan Prof. Dr. L. Biegel 1915 yılında 600 bin Ermeni’nin Türkiye’de öldürüldüğünü, bir o kadarının da sürüldüğünü, birçoğunun da Amerika’ya geçerek Türkiye’den öç almaya çalıştığını, bu nedenle 1973^den beri seri cinayetler işlediklerini anlatmış, Türkiye’de hiçbir Ermeni’nin kalmadığını iddia etti. Prof. Biegel, “Eğer Türkler Ermenileri katlettiklerini dünya kamuoyuna açıklarsa bu cinayetlerin duracağı” yönündeki ifadeleri Türk basını ve kamuoyu tarafından büyük tepki çekti.
22 Aralık 1979’da Paris Büyükelçiliği Turizm Müşaviri Yılmaz Çolpan öldürüldü. 31 Temmuz 1980’de Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip Özmen ve 14 yaşındaki kızı Neslihan Özmen öldürüldü. Türkiye, sağcı ve solcu gruplar arasında şiddetlenen çatışmalar nedeniyle ASALA meselesiyle pek fazla ilgilenememiş, cinayetler arka planda kalmıştı. Siyasi istikrarsızlık, ekonomik istikrarsızlık ve gitgide artan sağ-sol çatışmaları Türkiye’yi 12 Eylül’e götüren temel taşlarını oluşturdu.
Devam Edecek…