fetullah-gülen-ermeni-soykirimi

Fetullah Gülen ve Ermeni Soykırımı İddiası

Amerika’nın yeni başkanı Joe Biden, Ermeni tehcirinin başlangıcı olarak kabul edilen ve Ermeniler tarafından (sözde) Ermeni soykırımını anma günü olarak anılan 24 Nisan 1915 olaylarının 106. yıldönümü için yaptığı açıklamada yaşananları “soykırım” olarak nitelendirdi. Biden açıklamasına “Her yıl bugün Osmanlı dönemindeki Ermeni soykırımında ölenleri hatırlıyoruz ve böyle bir zulmün bir daha yaşanmaması için taahhüdümüzü yeniliyoruz” diye başladı. Açıklamada iki kez “soykırım” ifadesini kullanan ve İstanbul’dan “Konstantinopolis” olarak bahseden ABD başkanı açıklamasında ayriyeten Ermenice “Büyük Felaket” anlamına gelen “Meds Yeghern” tanımını kullandı. Eski ABD başkanı Donald Trump ise 1915 olayları için “Soykırım” yerine “Metz Yegern-Büyük Felaket” ifadesini kullanmıştı.

Joe Biden, eski ABD başkanı Ronald Reagan’ın 1981 yılındaki Ermeni soykırımını kabul eden açıklamasından sonra 1915 olaylarını soykırım olarak kabul eden ilk ABD başkanı oldu.

Gerçek mi? İddia mı? Nedir Bu Ermeni Soykırımı

Ermeniler asırlar boyunca Osmanlı devleti bünyesinde hem dini hem de kültürel açıdan büyük bir serbestiyet içinde yaşadılar. Osmanlı döneminde “millet-i sâdıka, teb’â-yı sâdıka” (Sadık Millet, Sadık Tebaa) olarak anılan Ermeniler devletin yüksek mevkilerinde de önemli görevlerde yer almışlardır. Ancak Fransız İhtilali sonucu ortaya çıkan ve Osmanlı gibi çok milletli imparatorlukları tehdit eden milliyetçilik akımı sonucu bu milletler önce özerklik sonra bağımsızlıklarını ilan ettiler. Nitekim Osmanlı’da ilk milliyetçilik isyanını başlatan Sırplar, ilk bağımsızlık kazanan ise Yunanlılar olmuştur.

Ermeniler ise bu bağımsızlık fırsatını 93 Harbi olarakta bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sonunda imzalanan Ayastefanos Antlaşması ile buldu. Savaş boyunca Ruslara yardım eden Ermeniler, antlaşma öncesi süren mütareke sırasında Ruslardan antlaşmada kendileri ile ilgili bir madde konulmasını istediler. Mütareke sonunda imzalanan 29 maddelik antlaşmanın 16. Maddesi de Ermenilere ayrıldı. Bu madde ile Ermeni sorunu uluslararası boyuta taşınmıştır. Kısmen de olsa Ermenilerin istekleri karşılanmış ve ileride bir sorun haline gelecek olan Doğu sorunun fitili ateşlenmiş oldu. Ayastefanos Antlaşmasının Avrupa devletlerinin itirazları sonucu hükümsüz kalınca, Almanya’da toplanan Berlin kongresi sonunda imzalanan ve 64 maddeden oluşan Berlin antlaşmanın 61. Maddesi doğu vilayetlerin de, özellikle İngiltere ve Rusya’nın önderliğinde Ermeniler lehine ıslahatlar yapılmasını öngörüyordu. Bundan sonraki süreçte Ruslar kendi çıkarları için Ermenilerin sözcülüğüne soyunmuştur.

Ermeniler özelikle 2. Abdülhamid döneminde olmak üzere Ermeni meselesini dünyaya duyurmak için bir dizi eylemler gerçekleştirdiler.

26 Ağustos 1896 Osmanlı bankasının Ermeni devrimciler tarafından basılması, 21 Temmuz 1905, Abdülhamid’e düzenlenen bombalı suikast girişimi, 1915 Van isyanı gibi olaylar en önemlileri olarak gösterilebilir.

1915 Ermeni Tehciri

Osmanlı Devleti 1 Kasım 1914 tarihinde 1. Dünya savaşına girer girmez Rus birlikleri doğu vilayetlerini ele geçirmek için harekete geçtiler. Bu harekât sırasında Rusların en büyük destekçisi Ermeni ayaklanmacılar oldu. Bunun sonucunda Osmanlı devleti Kafkasya cephesini açmak zorunda kaldı.

Dönemin İttihat ve Terakki hükümeti, 1. Dünya savaşı sırasında cephe gerisinin güvenliğini sağlamak amacıyla Tehcir kanununu (Sevk ve İskan kanunu), 1 Haziran 1915 günü resmi gazetede yayınladı. Bu kanun ile Osmanlı ordusu ile karşı karşıya gelebilecek iç unsurlar devlet eliyle göç ettirilmek istenmiştir.

Bu kanun sonucunda birçok Ermeni grup Osmanlı’ya bağlı Suriye vilayetine sürüldü. Tehcir “hicret” kelimesinden gelen zorunlu göç anlamına gelmektedir. Bilindiğinin aksine Tehcir kanunu ile tüm Ermeniler değil sadece isyancı Ermeniler sürülmüştür. Göç eden hiçbir Ermeni toplama kampı gibi yerlerde de toplanmamıştır. Bugün Ermeni diasporasının soykırım olarak nitelendirdiği ise göç sırasında açlık, hastalık, çete saldırıları gibi nedenlerden hayatını kaybeden kişilerdir. Bunun dışında soykırım kendiliğinden olan bir şey değildir, planlı bir şekilde uygulanan uluslararası bir suçtur. Örneğin Hitler Almanya’sının Yahudilere yaptığı, devlet eliyle, planlı bir şekilde uygulanan bir soykırımdır.

 1. Dünya savaşı sonrası yurtdışına kaçan ve tehcir kanununu çıkaran Talat ve Cemal paşalar Ermeni komiteciler tarafından öldürüldü.

Ermeni Zulmü

1. Dünya savaşı sırasında asıl katliam özellikle Rus işgali altında yer alan doğu vilayetlerinde yaşayan Müslüman Türklere karşı yapılmıştır. Ermeni çeteciler kadın, yaşlı, çocuk demeden binlerce masumu öldürüp, birçok Türk köyünde katliam yaptılar. Erzurum’da bir camiye doldurulan 587 kişi yakılarak şehit edildi. Kars’ta yine camiye doldurulan 286 kişi yakılarak şehit edildi. Van Zeve köyünde yapılan katliamlarda toplam 2 bin – 2 bin 500 insan hayatını kaybetmiştir. Ermeniler tarafından şehit edilenlerin sayısının 519 bin olduğu tahmin edilmektedir.

Ermeni çeteciler

O dönemin en önemli şahitlerinden olan Şark orduları komutanı Kazım Karabekir‘in kızı Timsal Karabekir katıldığı bir programda katliamlarla ilgili şu ifadeleri kullandı.

Babam diyor ki, “Erzurum’a o kadar yaklaştım ki, artık insanların dişlerini görecek kadar yakınlarındayım. Gülerek beni karşılıyorlar. Biraz daha yaklaştığımda ortada bir gayri tabiilik hissettim. Bu insanlar hiç kımıldamıyordu. Daha yaklaştığımda ıztırapla gördüm ki, her biri canlı canlı kazığa oturtulmuştu. Iztıraptan yüzleri kasılmıştı; gülmüyorlardı! Babam şöyle ifade ediyordu: Allah benim gözümle gördüklerimi dünya üzerinde hiçbir göze göstermesin.

Günümüzde bilimsel tezlerle çürütülen, belgelerle kanıtlanan ve birçok yerli ve yabancı tarihçiler tarafından reddedilen sözde Ermeni soykırımı zırvalığını başta Amerika olmak üzere Avrupa ülkeleri, Türkiye ile yaşadıkları her siyasi gerilimde bir siyasi araç olarak kullanmaktadırlar. Dünya tarihinde asıl soykırımı Hitler Almanya’sı Yahudilere, Amerikalılar Kızılderililere, Fransa Cezayir, Mali gibi Afrika ülkelerine, Amerika 2003 yılında Irak ve Afganistan’a karşı uygulamıştır.

Fetullah Gülen’in Ermeni Soykırımı Mektubu

Tarih 6 Mayıs 1965 o dönem Kırklareli’nde Vaizlik görevini yürüten Fetullah Gülen, Ermeni Patriği Şinork Kalutsyan’a bir mektup yazıyor. Gülen’in ıslak imzasını taşıyan mektubun içeriği ise, o dönem Türkiye’de hatta dünyada bahsedilmeyen Ermeni Soykırımı ile ilgili. Neden yazıldığı bilinmeyen mektup, 5 Kasım 2019 tarihinde Adana’da Fetö’ye yönelik yapılan bir operasyonda gözaltına alınan bir zanlının cep telefonunda ortaya çıktı. Sözde Müslüman Gülen’in Ermeni soykırımını tanıyan mektubun tam metni şu şekilde;

Fetullah Gülen ve Şinork Kalustyan

Kırklareli, 6 Mayıs 1965

Aziz ve muhterem Patrik Şinork Kalustyan,

Esasen bütün milletler ve insanlar kardeştirler. Çünkü hepimizin Büyük Anası Hz. Havva dedesi Hz. Ademdir?

Bütün insanlar fanidir. Binaenaleyh mahdur ömürleri müddetince hoş ve kardeşçe geçinmek lazımdır.

Bütün dinler, bilhassa semavi dinler insanlara daima iyilik hoşgörülük tavsiye etmektedir. Musevilik, Hıristiyanlık dinlerinin esasları birbirine çok benzemektedir. Semavi dinleri bize tebliğ eden Peygamber dediğimiz büyük insanların müşterek dedeleri Hz. İbrahim Aleyhisselam’dır. Binaenaleyh insanların din ve milliyet ayrılığından bahsederek birbirleri aleyhine düşmanca hareket etmeleri yersizdir. İnsanlara daima müsamaha ve iyilik emreden büyük insan büyük Peygamber Hz. İsa Aleyhisselam bir mümessili sıfatıyla bu makamda bulunmanız bana ve Müslüman alemine onur vermektedir. 

Çocukluk ve meslek hayatımda tanıdığım birçok Ermeni aile ve şahsiyet vardır. 1915 yılında Ermenilere yapılan büyük soykırımını lanetle yadetmekten geçemeyeceğim. Öldürülen katledilen insanların içerisinde ne kadar büyük insanların bulunduğunu derin bir hassasiyetle okuyor onları saygıyla anıyorum. Büyük Peygamberiniz’in Hz. İsa Aleyhisselam’ın çocuklarının Müslüman geçinen cahil insanlar tarafından katledilmesini esefle kınıyorum.

Bu vesile ile zatı alinize sonsuz teşekkürlerimi sunar bu toprakların değerli çocukları olan Ermeni yurttaşlarımızı Rum vatandaşlarımızı aziz Türk kardeşleri ile daima huzur ve saadet içinde yaşamalarını ulu tanrıdan niyaz ederim. 

Kırklareli vaizi

Fetullah Gülen

Fetullah Gülen’in mektubu
25 Şubat 1985 Milliyet Gazetesi

Çok Kültürlü Mozaik Vakfı

ABD’nin Colorado eyaletinde faaliyetlerini sürdüren, çeşitli uluslar, kültürler ve dinler arası diyaloğun karşılıklı anlayış ve barış sağlamasını amaçlayan ve Fetullah Gülen’e ait olan Çok Kültürlü Mozaik Vakfı (Multicultural Mosaic Foundation) Mirrorspectator.com gazetesindeki bir habere göre Ermeni soykırımını araştırmak için bir komite kurmuş. Kurulan bu komite 3 yıl yaptıkları çeşitli araştırmalar sonucunda düzenlenen oylamada soykırım lehine oy kullanarak soykırımı tanımışlar. Vakıf yayınladığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

“Çok Kültürlü Mozaik Vakfı 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun tebaası olan Ermenilerin başlarına ne geldiğini açığa çıkarmak maksadıyla 3 sene önce bir komite kurdu. Komite üyeleri 3 yıl boyunca, Osmanlı’da işlenmiş jenositlerin tarihine dair panellere katıldı ve Soykırım’dan kurtulmuş Ermenilerin nesilleriyle görüştü. Süre dolunca Komite, Ermeni Soykırımı’nı tanıma kararı aldı. Komitenin 20 üyesi, oybirliğiyle Ermeni Jenosidi’ni tanıma lehinde oy kullandı. Bu oylar, İdare Kurulu’na sunuldu. Ve Çok Kültürlü Mozaik Vakfı yöneticileri 7 Mart 2020 tarihinde Ermeni Soykırımı’nı tanıdı.”

Çok Kültürlü Mozaik Vakfı

Kurtlar Vadisi dizisinin incelemesini yaptığımız yazımız için tıklayınız

(Toplam 276 kez ziyaret edildi, 1 ziyaret bugün)
İnternet sitesi https://politikkalem.com
Yazı oluşturuldu 35

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.