Peyami Safa tarafından kaleme alınan ve Türk klasikleri arasında bulunan Fatih Harbiye romanı özellikle Tanzimat ile başlayan batılılaşmanın toplum üzerindeki etkisini en iyi şekilde gösteren önemli eserler arasında yer almaktadır.
Kuşkusuz tarihi bir dönemi yakından anlamanın en iyi yöntemlerinden biri o dönem içerisinde yaşamış yazarların kaleme aldıkları eserleri okumaktan geçmektedir. Her ne kadar Osmanlı döneminde “Vakanüvis” olarak adlandırılan, bir nevi devlet memuru olan kişilerin yazdıkları eserler günümüzde tarih yazımında başvurduğumuz birinci el kaynaklar olsa da bu eserler bize sadece o dönemin tek bir boyutunu verebilmektedir. Eksik kalan bu diğer yönü tamamlamada kullanılacak yöntemlerden biri de toplumun sosyokültürel boyutunu bütün yönüyle aktaran romanlar gelmektedir. Romanlar yaşadığı dönemi yakından tahlil eden önemli yazarların kalemlerinden çıktığı için tarih yazımında olsun geçmiş toplumların sosyokültürel yönlerini yakından tanımada olsun önemli kaynaklar arasında yer almaktadır.
Yıllarca Süren Tartışma: Batılılaşma
3 Kasım 1839 tarihinde ilan edilen Tanzimat fermanı ile Osmanlı devleti bünyesinde yaşayan Gayrimüslimlere bazı haklar tanınmış ve en önemlisi Osmanlı devleti bu ferman ile batılılaşma adına ilk somut adımı atmıştır. Bunu sonradan 1856 yılında ilan edilen Islahat Fermanı takip etti. Bu fermanların amacı devleti yıkılmaktan kurtarmaktı. Devletin bu yıkılışına dur demek isteyen aydınlarda belli fikir akımlarını ortaya atmışlardır. Bunlar Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık olarak yer almaktadır. Özellikle İslamcılığı savunanlar gelenekçiliği savunurken Batıcılık akımının taraftarları bu yüzyılın ihtiyaçlarına uygun medeni bir millet ve toplum halini almasını gerektiğini savunmuşlardır. Avrupa ülkelerine okumaya giden Osmanlı öğrencilerinin Avrupa kültürünü yakından tanıması ve okulunu bitirenlerin yurda geri dönmesi batılılaşma akımını daha da güçlendirmiştir. Bunun sonucunda yıllarca sürecek olan batılılaşma tartışması daha da artmıştır. Batılılaşma akımının savunucularından biri de Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bu akım Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki temel taşlarından bir olmuştur.
Fatih Harbiye ve Doğu Batı Çatışması
Peyami Safa tarafından kaleme alınan Fatih Harbiye romanı baş karakter Neriman’ın modern ve gelenek hayat arasında kalan yaşamını ele almaktadır. Konu olarak da yanlış batılılaşmayı işlemektedir. Ancak yazar bunu karakterler üzerinden yapmaktadır. Yani karakterlerin her biri bir kültürü temsil etmektir. Neriman müzik ile ilgilenen geleneklere uygun olarak yetişmiş birisidir. Neriman zamanla geleneklerinden kopmaya başlamış, batı kültürüne merak salmıştır. Babası Faiz Bey’dir. Faiz Bey’de kızı gibi müzik ile ilgilenen eğitimli birisidir. Bu karakteristik özellikleriyle eski kültürü temsil etmektedir. Karakterlerimizden bir diğeri olan Şinasi’de Neriman’ın sevgilisidir. Terbiyeli, iyi eğitim almış, halinden memnun, Neriman gibi müzikle ilgilenen birisidir. Şinasi’de özellikleri nedeniyle doğu kültürünü yani kültürüne bağlı gençliği temsil etmektedir. Macit’te Neriman’ın okuldan tanıştığı batı kültürü ile yetişmiş, batı hayatı yaşan karakterimizdir. Neriman’ın Şinasi’den uzaklaşmasına neden olmuştur. Bu nedenle batı kültürüne meyleden gençliği temsil etmektedir.
Çalının İçinde Gül : Kudüs adlı gezisi yazımız için tıklayınız