Ramazan ayı eski Türk gelenek görenekleri ile birlikte Osmanlı’da ayrı bir yeri vardı.
İslamiyet’in kabulünden sonra Türk milleti asırlarca Ramazan ayına büyük bir önem verilmiş, kendine has bir hayat tarzı haline gelmişti. Türklerin ve Osmanlı’da Ramazan ayı nasıl geçer diye Tarih bölümü öğrencilerinden Yunus Emre Bük ile bu konu ile ilgili bilgilerini paylaştı.
Türklerin oruç kavramına Arapçadaki “savm” Farsçadaki “rûze” kelimesinden geldiğini söyleyen Bük “‘Rûze-Orûz’ şekline getirerek oruç Türkçeleştirilmiş Osmanlı bu aya özgü eğlenceler, temizlik anlayışı, fakiri gözetme ve günahlardan çekinme gibi olguları bir araya getirerek bir Ramazan ayı kültürü oluşturulmuştur” dedi. Ramazan ayı en zengin ve en güzel biçimde, Osmanlı payitahtı olan İstanbul’da yaşanılıyordu. Yabancı seyyahlar, gerekse yerli yazarlar eserlerinde bu zengin kültürü işlemişlerdi. Eski Türklerde “tug“, “tavıl” gibi kelimelere karşılık gelen davul eski Türk dini olan Şamanlığın ibadet vasıtalarında, Törenlerde kullanılıyordu. Osmanlıda ise bu davul kültürü bekçiler vasıtasıyla Ramazanlarda halkı sahura kaldırmak bekçinin asli görevlerindendi. Kandil yakmak Osmanlıda beş mübarek aya kandil geceleri denilmiş bu aylarda kandil yakılırdı III. Ahmet’in fermanıyla Ramazan da kandil yakılır hale gelmiştir.
Ramazan ayı sadece İslam alemi değil Türk kültüründe de önemlidir. Türk mizah ve eğlence oyunlarının bu aya özel sergilenen oyunlar vardır. Ramazan aylarında Tiyatrolar, Karagöz ile Hacivat, Ortaoyunu, Meddahlar gibi birçok Türk unsurları ön plana çıkmaktadır. Gayrimüslim olan kesimler bu eğlencelere rahat bir şekilde girebiliyorlardı hatta bu oyunlarda sahnede alabiliyorlardı.
Ramazan Ayı Yemek kültürü Nasıldı
Osmanlı toplumu Ramazan’da balık ve diğer su ürünlerini pişirilmiyor ve tüketilmiyordu. En önemli yemeklerin başında işkembe çorbası geliyordu, sonrasında Yumurta-yı Hümayun adıyla kıymalı yumurta yemek faslının ikinci kısmını oluşturuyordu. Topkapı sarayında Ramazan’ın on beşinde en iyi soğanlı yumurta yarışmaları düzenlenirdi padişah tarafından seçilen birinci kilerci başı seçiliyordu.
Osmanlıda Ramazan aylarında ki sofralar terbiyeli veya et suyuyla yapılan çorbayla başlar, et yemeği çeşitli pilav ve sebze yemekleriyle devam eder tatlı ile son bulurdu. Ramazan da yemek sonrası tatlının yeri ayrı önemliydi diyen Bük “Osmanlıda Ramazan’a özel kurulan çalgılı kahveler vardır Çalgılı kahvelerde şiirlerin beste ve nakaratlarına saz değil, klarnet, darbuka, zurna gibi saz takımı eşlik ederdi” diye söyledi.
En son yazımız için tıklayınız
Yunus Emre BÜK
Selçuk Üniversitesi – Tarih Bölümü